19 Nisan 2012 Perşembe

Yldız Sarayı


Meşhur Osmanlı saraylarından. İstanbul’da, Beşiktaş ile Ortaköy arasındaki tepededir. Burada Yıldız Sarayı’ndan başka pek çok köşk ve kasır vardır. Bütün bu yapılar Beşiktaş’a oradan da Ortaköy’e kadar uzanan beş yüz bin metre karelik bir sahayı kaplar. Kânûnî Sultan Süleymân Han zamanında bir av yeri olan bu saha üzerinde ilk inşâ edilen saray, sultan üçüncü Selîm Han zamanında annesi Mihrimâh Vâlide Sultan için yapıldı. Babası için de bir çeşme inşâ edilmişti.

Valide Sultan


Osmanlı Devleti’nde pâdişâh anneleri için kullanılan tâbir. Vâlide sultanların resmî ünvânı Mehd-i ulyâ idi. Rivayete göre vâlide sultan tâbiri ilk defa sultan üçüncü Murâd Han tarafından vâlidesine verilmiş ve sonra devamlı olarak kutlanılmıştır.
Harem-i hümâyûnun en yüksek makamı vâlide sultanlıktı. Vâlide sultan, protokolde pâdişâhdan sonra gelirdi. Devlet içindeki büyük nüfuzlarına rağmen, siyâsetle uğraşanları yok denecek kadar azdır. Bunun yanında, hemen hepsi hayır işleri ile meşgul olmuşlardır.

Talat Paşa


Osmanlı Devleti’nin son zamanlarında yetişen devlet adamı ve İttihâd ve Terakkî fırkası ileri gelenlerinden. İsmi, Mehmed Talat olup, babası, bâzı kazalarda sorgu hâkimi muavinliği yapan Ahmed Vâsıf Efendi, annesi Hürmüz Hanım’dır. Aslen Kırcaali’nin Çepelceli köyünden olup, 1874’de Edirne’de doğdu. İlk tahsîlini, Vize İbtidâî mektebinde gördükten sonra, Edirne askerî Rüşdiye mektebine girdi. Burayı bitirip, İdâdî mektebine kaydolacağı sırada mekteb muallimlerinden birini döğdüğü için diploma alamadı. Daha sonra aldıysa da, kayıt zamanı geçtiği için idâdiye giremedi. On sekiz yaşındayken babasını kaybetti. Bundan sonra, Edirne posta ve telgraf idaresinde kâtiplik vazîfesi aldı ve Alyans İsrail mektebinde Türkçe hocalığı yaptı. Mekteb müdürünün kızından Fransızca öğrendi.

16 Nisan 2012 Pazartesi

Cem Sultan


Fâtih Sultan Mehmed Han’ın küçük oğlu. 23 Aralık 1459 günü Edirne Sarayı’nda doğdu. Annesinin adı Çiçek Hâtûn idi. İlk terbiyesini saray hocalarından ve annesinden aldı. Fikrî terbiyesi ve tahsîli için beş yaşına geldiğinde bir hoca tâyin edildi. Dokuz yaşına geldiğinde, Kastamonu sancakbeyligine gönderildi (1469). O devirlerde şehzâdeleri küçük yaşlarından îtibâren Anadolu vilâyetlerine göndermek usûldendi. Yanlarına vezirlerden biri, lala sıfatıyla verilir ve bu suretle idarî işler öğretilirdi. Cem Sultan, Kastamonu’da dört sene kaldı. Bu süre zarfında ilim ve edebiyat tahsiliyle meşgul oldu.

Kaptan-ı Derya


Osmanlı Devleti bahriye (deniz kuvvetleri) teşkilâtının en büyük âmiri ve donanmanın baş kumandanına verilen ünvân. Buna Deryâ beyi veya Kaptan paşa da denirdi.
Kaptân-ı deryâ vezirlik rütbesini hâiz olup, teşrîfâtta (protokolde) vüzerâ-yı izam (büyük vezirler) arasında yer alırdı. Arz günlerinde Dîvân-ı hümâyûna gelir, derecesine göre vezirlerin yanında kubbe altında otururdu. Kaptân-ı deryanın elinde hâkimiyet alâmeti olarak sedefkârî âsâsı olup, tersanede onunla gezerdi. Bahriye ile ilgili Dîvân-ı hümâyûna gelen dâvalar kendisine havale olunur, dîvânda muayyen bir yerde oturup dâvalara bakar ve karar verirdi. Tersaneye geldiği zaman orada da dâva dinler ve dâva işi nereye âid ise oranın kâdısına buyruldu gönderir, lüzum hâsıl olursa dâvayı kâdıya da havale ederdi.

İbrahim Müteferrika


Yirmisekiz Çelebizâde Saîd Mehmed Efendi ile beraber İstanbul’da ilk Türk matbaasını kurarak irfan hayâtımıza hizmet eden değerli bir zât. 1674 senesinde Macaristan’ın Kolojvar şehrinde doğan ve kalvenist bir Macar ailesinin oğlu olan İbrâhim Müteferrika’nın, müslüman olmadan evvelki adı bilinmemektedir. İyi bir eğitim gördükten sonra râhib olmak üzere protestan kilisesinde tahsîl gördüğü sırada 1692’de Türk akıncılarının eline esir düşerek İstanbul’a getirildi. İbrâhim Müteferrika’nın iyi bir ilâhiyât tahsili görmüş olması, İslâm dînini kolayca tanımasına ve kabul etmesine yardım etti. İslâm dînine girmesi, hayâtının önemli bir dönüm noktası oldu. Ömrü boyunca İslâm dînine ve ilme hizmet etti.

Hasan Rıza Paşa


Balkan harbi sırasında Işkodra savunma kumandanlığını yapan Osmanlı paşası. Aslen Kastamonu vilâyetinin Tosya ilçesinden olan Hasan Rızâ, 1871’de doğdu. Bağdâd ve Kastamonu vâliliklerinde bulunan Nâmık Paşa’nın oğludur. İlkokulu ve askerî rüşdiyeyi İstanbul’da, askerî idadiyi Bursa’da okudu. 1889-1892 seneleri arasında Harb okulunda okudu. 1895’de kurmay yüzbaşı olarak Mekteb-i Erkân-ı harbiye-i şahaneden me’zûn oldu. Burada kurmay subaylara ders veren Mahmûd Muhtar Paşa tarafından muavin olarak alıkonuldu. Türk-Yunan harbinde, isteği üzerine Alasonya ordusu Erkân-ı harbiye riyasetine tâyin edildi ve 7 Ekim 1897’de kolağası (kıdemli yüzbaşı) oldu.