Osmanlı devri astronomi, matematik
âlimi ve devlet adamı. Babası, İsmâil Hakkı Efendi, Eşref-i Rûmî hazretlerinin
torunlarından Şeyh Mustafa Efendi’nin oğludur. Ahmed Tevhîd Efendi 1802’de
İstanbul’da doğdu. Zamanın önde gelen âlimlerinden olan Kethüdâzâde Arif
Efendi’den aklî ve naklî ilimlerin tamâmını öğrendi. Tahsilini tamamladıktan
sonra serasker-i esbak Bursalı Dâmâd Saîd Paşa’ya kitabçı oldu.
1839 senesinde açılan imtihanı
başarı ile vererek Mekteb-i İrfan iye ve Musika-i hümâyûn muallimliğine, daha
sonra Beşiktaş kâdı nâibliğine tâyin edildi. 1844’de Bosna mevleviyetine
gönderildi. Bir süre bu vazifede kaldıktan sonra Saîd Paşa ikinci defa
seraskerliğe getirilince, 1846’da Ahmed Tevhîd Efendi Dâr-ı şûra-yı askerî
âzâlığına getirildi. Saîd Paşa’nın seraskerlikten alınarak Sinop’ta ikâmete
mecbur edilmesi üzerine Tevhîd Efendi de Dâr-ı şûra-yı askerî âzâlığından
alınarak Uşak niyabetine tâyin edildi. Saîd Paşa’nın İstanbul’a dönmesi ile
İstanbul’a geri döndü.
Tevhîd Efendi, 1849 senesi Kasım ayı
başlarında vazîfeye başlamak ve rütbesi tâyin gününden geçerli olmak üzere
Mekke-i mükerreme; 1863’de Ağustos ayının on altısında vazîfe başında olmak
kaydiyle Medîne-i münevvere mevleviyetine tâyin edildi. Bir süre sonra
İstanbul’a dönerek Dâr-ı şûrâ-yı askerî müftîsi oldu. 1864’de Meclisi vâlâ
âzâlığına getirilerek, Anadolu kazaskerliği payesi verildi. 1865 senesi Mayıs
ayında Yanya kazası arpalık olarak Ahmed Tevhîd Efendi’ye verildi.
Ahmed Tevhîd Efendi 1866’da Rumeli
kazaskerliği payesi ile Meclis-i İntihâb-ı hükkâm-ı şer’î reisi, bir sene kadar
sonra da evkâf-ı hümâyûn nâzırı oldu. Bu vazîfede iken sayısız câmi, mescid,
dergâh, türbe, mekteb gibi âsâr-ı hayriyeyi tâmir ettirdi. 1868 senesinde bu
vazifeden kendi isteği ile ayrıldı. Sultan Abdülazîz Han vazifesine devam etmesi
için ısrar ettiyse de her defasında bir mazeret beyân ederek affını istedi. 1869
senesi Ocak ayının yirmi beşinde Pazar günü vefât eden Ahmed Tevhîd Efendi,
dedesi Neccârzâde’nin türbesine defnedildi.
Ahmed Tevhîd Efendi, din ve fen
ilimlerinde mütehassıs olup, iffet ve fazîtet sahibi idi. İlim öğrenmek
istiyenlere konağında sabah-akşam değişik konularda ders verirdi. Matematik,
geometri ve dînî konulara dâir eserler yazmıştır. Bunlardan bâzıları şunlardır:
1- Telhîs-ül-a’mâl; Mühendislik, topografya ve
askerlik konularına dâir bir eser olup, 1830 senesinde tamamlanmış, 1854
senesinde de basılmıştır. 2- Mecmûat-ül-Ferâid ve Lübb-ül-fevâid: Bu eser de
mühendislik ve topografyaya dâirdir. Bu eserini ayrıca, aynı isimle
kısaltmıştır. 3- Mir’ât-üs-Semâ: Astronomiye aittir. 4- Hill-ul-Es’ab fî
Ted’îf-il-Mik’ab, 5- Nuhbet-ül-Hisâb: Molla Cemşid’in eserinden
tercüme edilmiş olup, 1854’de basılmıştır. Kendi el yazısı ile yazılı eserin
eksik bir nüshası Râgıb Paşa Kütüphânesi’ndedir.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Evkâf-ı Hümâyûn Nezâretinin Târihçe-i
Teşkilâtı (İbn-ül-Emîn ve Hasan Hüsâmeddîn, İstanbul-1335); sh.
134
2) Osmanlı Müellifleri; cild-3, sh. 297
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder