Kıbrıs fâtihi, Kafkasya’nın fethinde
İran’la yapılan muhârebelerin muzaffer serdârı. Bosna eyâletinin Sokol
(Sokolovici) köyünde doğdu. Sokullu Mehmed Paşa’nın akrabası, İkinci vezirliğe
kadar yükselen Deli Hüsrev Paşa’nın kardeşidir. Ağabeyi Hüsrev Paşa’nın
delaletiyle Yavuz Sultan Selîm Han zamanında Enderûn-ı hümâyûna alındı. Burada
yüksek tahsil ve terbiyesini tamamladıktan sonra altı yıl Kânûnî Sultan
Süleymân’ın berberbaşılığını yaptı. Daha sonra çaşnigîr ve bilâhare mîrahûr
(emîr-i âhûr) olarak Enderûn’un yüksek me’murluklarında bulundu.
1555 yılında Filistin-Safed
sancakbeyiiğine gönderildi. Bir sene bu vazifede kaldıktan sonra, Manisa vâlisi
şehzâde Selîm’in (ikinci Selîm Han) lalalığına tâyin edildi. 14 Eylül 1560’da
önce Budin-Pojega sancakbeyi, sonra Tameşvar beylerbeyi, bir müddet sonra da Van
beylerbeyi oldu. Fakat İran’a karşı yaptığı sert hareketler o yıllardaki devlet
politikasına uymadığından, 1561 yılında Erzurum, oradan Halep beylerbeyliği,
sonra da Şam beylerbeyliğine nakledilen Lala Mustafa Paşa, ikinci Selîm Han
tahta geçtiğinde bu görevde bulunuyordu.
1567’de Yemen’de Zeydî imâmlarından
Topal Mutahhar’ın isyân çıkarması üzerine, vezâret payesi verilerek bölgeye
serdâr tâyin edildi. Mısır’da Yemen harekâtının hazırlıkları ile meşgulken,
yerine Koca Sinân Paşa tâyin edilip İstanbul’a çağrıldı ve altıncı vezîr olarak
dîvân-ı hümâyûna girdi.
Kânûnî Sultan Süleymân Han devrinde
denizlerde Osmanlı egemenliği mutlak hâkim olmuş ve adaların pek çoğu
fethedilmişti. Kânûnî Sultan Süleymân Han, yaklaşık yarım asır boyunca batı ve
doğuda giriştiği büyük savaşlar arasında Kıbrıs’la ilgilenmek fırsatı
bulamamıştı. İkinci Selîm Han ise Venediklilerin elinde bulunan ve Mısır’a giden
gemi, tüccar ve hacılara saldıran korsanların sığınağı durumunda olan Kıbrıs’ı
bir an önce fethetmek niyetinde idi. Dîvân-ı hümâyûn azalarından Lala Mustafa ve
Piyâle paşalar da doğu Akdeniz’de çıban başı gibi duran bu adanın, bir an önce
fethedilmesini istiyorlardı.
Pâdişâhın niyetini öğrenen Venedik,
Avrupa’dan yardım istediyse de, Fransa ve Avusturya yenilecekleri kesin
muhârebeye girmek istemediklerinden, Osmanlı Devleti ile yeni anlaşma
imzaladıklarını bahane edip yardıma yanaşmadılar. Fakat Papa’nın önderliğinde
yapılan hummalı çalışmalar sonunda; Papalık, Ceneviz, İspanya, Malta ve Venedik
gemilerinden meydana gelen büyük bir donanma çıkarmayı başardılar.
Osmanlı kuvvetlerine serdâr tâyin
edilen Lala Mustafa Paşa, 1570 Mayıs’ında adaya asker çıkardı. Önce Lefkoşe ve
sonra Magosa’da yaptığı şiddetli çarpışmalar ve muhasaradan sonra bir yıl içinde
kaleyi fethetti. Anadolu Türklerini yerleştirip idarî teşkîlâtı kurduktan sonra,
15 Eylül 1571’de adadan ayrıldı ve büyük karşılama merasimi, gürleyen top
sesleri arasında İstanbul’a geldi (Bkz. Kıbrıs).
1578 yılında İran orduları
tarafından ülkeleri istilâ edilen sünnî Dağıstan, Şirvan ve Gürcistan beylerinin
ağır İran tazyikleri karşısında Osmanlı Devleti’nden yardım istemeleri ve İran
kuvvetlerinin Irak’ta Osmanlı topraklarına tecâvüz ederek 29 Mayıs 1555 Amasya
andlaşmasını bozmaları üzerine İran’a karşı harbe karar verildi. Dîvân-ı
hümâyûnda yapılan toplantı sonunda tecrübeli vezîr Lala Mustafa Paşa, İran
serdârı tâyin edildi.
5 Nisan 1578’de İstanbul’dan
hareketle yola çıkan Lala Mustafa Paşa, orduyu Erzurum’da topladı. Bu arada
Diyarbekir kışlağında bulunan Habeş ve Yemen fetihlerinin meşhur kumandanı
zamanın dehâ sahibi ve askeri olan Özdemiroğlu Osman Paşa’yı da, maiyyetine
aldı. Erzurum’dan hareketle Ardahan yolundan ilerleyen Osmanlı orduları; Çıldır,
Koyungeçidi, Şamahı savaşlarında İran’a büyük darbeler vurarak Kuzey Azerbaycan,
Kafkasya ve Dağıstan’ı fethettiler (Bkz. İran Harpleri). 30 Eylül 1579’da
Sokullu Mehmed Paşa’nın şehîd edilmesi üzerine ikinci vezirliğe yükseltilip
İstanbul’a çağrıldı. Bunun üzerine Koca Sinân Paşa İran serdârı oldu.
İstanbul’a dönmesinden bir müddet
sonra sadrâzam Ahmed Paşa vefât edince vekîl-i saltanat ünvânıyla sadrâzam oldu.
Üç ay dokuz gün sonra bu görevdeyken 7 Ağustos 1580’de vefât etti. Eyyûb
Sultan’da bir müddet önce hazırlattığı mezarına defnedildi.
Yavuz Sultan Selîm, Kanunî Sultan
Süleymân, ikinci Selîm ve üçüncü Murâd Han devirlerinde Osmanlı Devleti’ne
hizmet eden Lala Mustafa Paşa, ilk evliliğini Mısır Memlûklü hükümdarı Kansu
Gavri’nin oğlu, Mehmed Bey’in kızı Fatma Hâtun’la yaptı. Bu evliliğinden olan
oğlu Mehmed Paşa, babasının vefâtından beş yıl önce Halep beylerbeyi iken vefât
etti. İkinci evliliğini Kânûnî Sultan Süleymân Han’ın oğlu, Şehzâde Mehmed’in
kızı Hümâ Sultan ile yaptı. Bu evliliğinden de Sultanzâde Abdülbâkî Bey isimli
bir oğlu oldu.
Lala Mustafa Paşa; büyük bir
kumandan, iyi bir devlet adamıydı. Osmanlı Devleti’nin en ihtişamlı
devirlerinde, devlete yüksek kademelerde hizmet etme imkânını bulması, zekî ve
iyi bir idareci olduğunun en açık delîlidir. İlk büyük başarısını Kıbrıs
serdârlığında gösterdiğinden, Kıbrıs fâtihi diye tanındı. İran serdârlığında da
büyük muvaffakiyetler sağladı. Peçevî İbrâhim Efendi, târihinde; “İranlılar,
ondan yedikleri dayağı hiç bir serdârdan yemediler” diye başarılarını
övmektedir.
Lala Mustafa Paşa’nın idaredeki
hizmetleri kadar önemli olan diğer bir hizmeti ise, Osmanlı Devleti’nin bir çok
yerini inanılmaz azamette, âbide ve hayır eserleriyle donatmasıdır. Başta Kıbrıs
ve Kafkasya fetihlerindeki ganîmet hissesi olmak üzere, elde ettiği büyük
serveti bu yolda harcadı. Konya’da şehzâde Selîm’in lalasıyken Ilgın’da câmi,
bedesten, kervansaray, Erzurum’da beylerbeyi iken Lala Mustafa Câmii, Şam’da
beylerbeyi iken üç yüz altmış odalı Lala Paşa Han’ı ve hamamı, tekke,
Kunaytira’da câmi ve imâret, Kıbrıs seferi serdârlığında Lefkoşe’de açtığı
hazret-i Ömer Câmii’ne vakıflar, İran seferi serdârı iken Kars Tiflis’de
yaptırdığı câmiler hayratından bâzılarıdır. Hicaz bölgesinde Mekke ve Medîne’de
de bâzı hayrâtı vardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder