6 Nisan 2012 Cuma

Prezerve Zaferi


Kapdân-ı derya Barbaros Hayreddîn Paşa’nın, Andrea Doria komutasındaki haçlı donanması ile yaptığı deniz savaşı. Savaş, 27 Eylül 1538’de Adriyatik denizinin Arta körfezi kıyısında Preveze kalesi önündeki açık sularda yapılmış, Osmanlı donanmasının zaferi ile sonuçlanmıştır.
Üç kıt’aya hâkim olan Osmanlı Devleti’nin güçlü hükümdarı Kanunî Sultan Süleymân Han komutasındaki kahraman ordusu, doğu ve batıdaki düşmanlarına karşı zaferler kazanıyordu. Bu sırada Midilli’de doğup denizlerde büyüyen Barbaros Hayreddîn Paşa da, Cezâyir sultanlığını elde etmiş olmakla beraber, cihân pâdişâhı Kânûnî’nin elini öpüp, duâsını almak şerefine kavuşmak saadetine ermişti.
Yüce Pâdişâh da kendisine düşeni yapmış, haçlı korsanlarına Akdeniz’i dar eden mazlumların sığınağı Barbaros Hayreddîn Paşa’ya, kapdân-ı deryalık vermişti. Sahip olduğu sür’atli gemiler, usta reisler ve kahraman leventlerine, pâdişâh duâsını da ekleyen Barbaros Hayreddîn Paşa, Cihân devletinin kapdân-ı deryası olarak Akdeniz’de haçlıların bir tahta parçasını bile yüzdürmelerine müsâade etmedi. Bir zamanlar Akdeniz’de vahşet, kan ve zulmün bayrakdârlığını yapan hıristiyan devletlerin korsan gemileri, iç koylardan dışarı çıkamaz oldular. Artık haçlı mezâlimi yerine Akdeniz’in engin sularında Osmanlı adaleti hüküm sürmeye başladı.
Müslümanlığın en geniş yayılma devri olan bu yıllarda, bir taraftan Hint denizinde, bir taraftan Akdeniz’de, bir yandan da Avrupa’nın Avusturya ve Boğdan cephelerinde, Türk ordu ve donanmaları zaferden zafere koşuyorlardı. Hilal-haç kavgasının son safhası, Almanya imparatoru ve İspanya kralı beşinci Charles Ouint’in, Tunus seferiyle başlamış ve ondan sonra birbirini tâkib eden; İtalya, Venedik, Avusturya, Hindistan ve Boğdan seferleri aynı zincirin halkaları olarak devam etmişti.
Almanya imparatorluğu ve İspanya krallığı. Papalık ve Venedik hükümetleri, müslüman-Türkleri Akdeniz’den atmak için, Osmanlı Devleti’ne karşı ittifak kurdular. Bunun üzerine Kânûnî, 1537-38 kışında yeni bir donanma hazırlanmasını emretti. Dört elle işe başlayan kapdân-ı derya Barbaros Hayreddîn Paşa, daha hazırlıklarını bitirmeden Mısır’dan yola çıkan hazînenin muhafazası için kırk gemi ile denize açılmak mecburiyetinde kaldı. Mısır’dan gelecek gemileri vurmak için Girid sularında kırk gemiyle pusuya yattığı haber alınan Andrea Doria, Barbaros’un geldiğini duyunca kaçtı. Fakat Osmanlı donanması, geri dönmeyip, Şira, Patnos, Naksos vesâir adaları aldı. Bu esnada tamamlanan doksan gemi de donanmaya katıldı. Mısır’dan gelen Salih Reis komutasındaki yirmi parça gemi de Barbaros’un gemileri arasına katıldı. Gemi sayısı yüz elliye ulaştı. Girid adası kalelerini zorlayıp bir hayli ganimet alan Barbaros Hayreddîn Paşa, kürekçi ve asker ikmâli yaptı. Barbaros komutasındaki Osmanlı donanması, İstanköy adasında ikmâl ve istirâhatle meşgul olurken hıristiyan ittifakı da gittikçe güçlendi. Barbaros korkusundan, Akdeniz kıyılarındaki koylara hapsedilmiş bir vaziyete giren haçlı devletleri, Osmanlılara karşı sıkı birlik kurdular. İrili ufaklı filolardan muazzam bir haçlı donanması meydâna getirdiler.
Bu haçlı donanmasının başına getirilen meşhur Cenevizli amiral Andrea Doria, Osmanlı’ya tâbi Mora yarımadası kıyısındaki Preveze’ye taarruz ederek kaleyi muhasara etti. Haberi alan Barbaros, Turgut Reis komutasında yirmi gemilik bir gönüllü filosu gönderdi. Zanta sularında kırk gemilik düşman karakol filosuna rastlayan Turgut Reis, hemen dönüp Barbaros’u haberdâr etti. Zanta’daki düşman filosu da Andrea Doria’ya Osmanlı donanmasının yaklaşmakta olduğunu haber verdi. Barbaros’un yaklaştığını öğrenen Andrea Doria, Preveze muhasarasını kaldırıp, donanmasını toplamak üzere kuzeye çekildi. Venedik’e âid Kafelonya adasını bombardıman eden Hayreddîn Paşa, Preveze’ye varıp kaleyi tamir ve tahkîm ettirdi. Denizlerdeki müslüman hâkimiyetini ortadan kaldırmak için bir araya gelmiş olan müttefik haçlı donanması, Korfu civarında toplanarak, Osmanlı donanmasını nasıl yeneceklerini tartıştılar. Kara harekâtı teklifine karşı olan Andrea Doria’nın isteği kabûl edildi. Haçlı donanmasının mevcudu 162 kadırga ve 140 bârca olup tamâmı 302 idi. Bu gemilerde iki bin beş yüz top ve altmış bin asker vardı. Türk donanması ise, kürekli yâni çekdiri sınıfından olarak yüz yirmi iki parçadan ibaretti. Gemilerin baştarafında üçer adet uzun menzilli 166 adet top bulunuyordu. Ayrıca donanmada, gemi mürettebatı yanında yeniçeri ve tımarlı sipahilerden olmak üzere toplam 20 bin asker bulunuyordu. Görüldüğü gibi Türk donanması adet îtibâriyle düşmana nazaran üçte bir ve top îtibâriyle on altıda birdi. Bundan başka Türk donanmasında sekiz bin cenkçi askere karşı, müttefiklerin gemilerinde altmış bin silâhlı asker bulunuyordu.
Müttefik donanması henüz Preveze önüne gelmeden evvel Barbaros, kumandanları toplayarak görüştü. Kumandanlardan Sinân Reis ile sancakbeyleri düşman donanmasının Akceom burnuna asker çıkarma tehlikesine karşı orasının tahkim edilmesini söyledilerse de Barbaros buna lüzum olmadığını beyân etti. Fakat kumandanların ısrarı üzerine, teklife muvafakat ederek oraya bir miktar asker çıkardı. Kendisi gemi kaptanlarına lâzım gelen talimatı verdi.
Gerçekten de Akceom’a asker çıkarılması çok isabetli oldu. Preveze önüne gelen müttefik donanması Akceom sahiline keşif müfrezeleri gönderdiyse de Türklerin tüfek atışıyla karşılaştıklarından geri döndüler. Körfez içindeki Barbaros’a bir şey yapamayan haçlılar, çekip gitmeye de cesaret edemiyorlardı. Barbaros ise, onları gafil bir ânında yakalamak istiyordu. Düşman devamlı yoruluyor, deposundaki su ve yiyeceklerini tüketiyordu. Osmanlı donanması ise, Preveze’de istirâhatle meşguldü.
Ertesi gün (27 Eylül) sabahı Barbaros, ana kuvvetle birlikte keşif için Pakso adasına doğru hareket etti. Müttefik haçlı donanması da bilmeden Osmanlı donanmasına yaklaşmakta idi. Denizcilik târihinin bu en meşhur savaşında, iki donanmadan Osmanlı tarafında merkezde Kapdân-ı derya Barbaros Hayreddîn Paşa, sağ kanatta Salih Reis, sol kanatta büyük coğrafya ve matematik âlimi meşhur denizci Seydi Ali Reis, ihtiyatta da, Turgut Reis, Murâd, Sâdık, Güzelce reislerle gönüllüler vardı. Müttefik haçlı donanmasının başında Avrupa’nın en meşhur amirali Andrea Doria ve Venedikli Marco Grimari ile Papalık donanma komutanı Vicent Capallo bulunuyordu. Haçlılar çeşitli devlet ve milletlerden meydana geliyordu. Aralarında Türk düşmanlığı hissinden ve haçlı dayanışmasından başka birliği teşkil eden unsur yoktu. Osmanlılar ise kumandanlarına son derece hürmetkar olup, maneviyâtları pek yüksekti. Muhârebe başlamadan önce Barbaros Hayreddîn Paşa bütün reisleri, Kaptdân-ı derya baştardasına toplayıp, gemi, silâh ve sayıca fazla olan düşman donanmasının tabiye üstünlüğünün safdışı edileceğini anlattı. Gâlib gelindiği takdirde Akdeniz’de mutlak bir Osmanlı hâkimiyetinin te’sis edileceğini ifâde edip, maneviyâtlarını yükseltti. Gemilere üçer top yerleştirip, hilâl şeklinde muhârebe nizâmına soktu. Haçlı komutanı Andrea Doria’nın yaptığı harb nizâmında Venedik ve Papa filoları önden gidiyor, İspanya ve Ceneviz filoları onları tâkib ediyordu. Rüzgâr haçlı donanmasının arkasından esiyor, Osmanlı donanmasına adım atma fırsatı vermiyordu. Preveze önündeki limanın girişini kapatarak Osmanlı donanmasının çıkışını engellemek isteyen haçlı donanması, kuvvetli rüzgârı arkasına alıp Preveze’ye doğru hareket etti. Hava çok sisli idi. Rüzgârın Osmanlı donanması lehine yön değiştirmesi ve sisin dağılması ile, haçlı donanması kendisini Türklerin önünde buldu. Barbaros Hayreddîn Paşa, kırk gemilik bir filoyla haçlı müttefik donanmasına saldırıp, onları ikiye ayırdı. Andrea Doria geri çekilerek, Korfu adasına döndü. Müttefik donanma amirallerinin ısrarı ile gemileri üç saf hâlinde tertib edip, tekrar taarruza geçti. Haçlı donanmasının en önünde büyük savaş gemileri olan kalyonlarla karakalar, ikincisinde kadırgalar, üçüncüsünde de küçük gemiler arka arkaya dizilmişti. Andrea Doria, birinci safı kendisine siper alıp, ikinci safta savaşı idare ediyordu. Her türlü manevra imkânı olan Osmanlı gemileri önünde can derdine düşen Venedik kaptanı, geriden gelen Andrea Doria’dan yardım istedi. Fakat haçlı gemilerini yakalamakta usta olan Barbaros bu fırsatı kaçırmayıp, bâzısını batırıp, kimisini de esir aldı. Geri kalanlar kaçtı. Andrea Doria, durumun kötüye gittiğini görünce, müttefiklerinin imdat istemelerine bakmayarak selâmeti kaçmakta buldu. Barbaros Hayreddîn Paşa, batırdıklarından başka yirmi dokuz gemi ve üç bine yakın haçlı askerini esir aldı. Osmanlılar ise, dört yüz şehîd ve sekiz yüz yaralı verdi. Bir Osmanlı gemisi de hasar görmüştü.
Aldığı gemileri tamir edip, yaraları sardıktan sonra, kaçan düşmanı aramak için yola çıkan Barbaros, Korfu adasına, sonra Avlonya’ya gitti. Fakat haçlıları yakalayamadı. Kışın yaklaşması üzerine Preveze’ye, Turgut Reis’i bırakarak İstanbul’a döndü.
Preveze zaferi, Boğdan seferinden dönüşte Barbaros’un oğlu başkanlığında gönderilen bir hey’et vasıtasıyla Yanbolu’da iken sultan Süleymân Han’a arzedildi. Bu zafer haberine çok sevinen sultan Süleymân Han, Barbaros ve arkadaşlarına duâdan sonra, kaptan paşa haslarına yüz bin akçe zam yaptı ve bütün ülkelere fetihnameler gönderdi.
Preveze zaferinden sonra Akdeniz Türk gölü hâline geldi. Herbiri birer deniz kurdu olan Osmanlı levendlerine denizler dar gelip, okyanuslara açıldılar. Avrupa krallarının desteğindeki deniz korsanlığının önüne geçilip, deniz seyahati, ticâreti ve sahildeki halkın emniyet ve huzuru sağlandı. Kuzey Afrika’daki İslâm devletleri Avrupa devletlerinin tecâvüzlerinden korundu. Deniz yoluyla hac farizası emniyet altına alınarak, hacılar korsan taarruzundan emin olarak hac yaptılar. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder