Büyük Türk denizcisi. Trablusgarb
fâtihi. Osmanlı Devleti’nin Menteşe (Muğla) sancağında, Saravuloz bucağının bir
köyünde 1485 yılında doğduğu tahmin edilmektedir. Veli isminde bir çiftçinin
oğludur. Gençliğinde cirid, güreş, okçuluk gibi spor dallarında gösterdiği
ustalık ve cesaretiyle çevrede tanınıp, Menteşe kıyılarından levend toplayan
Hızır Reis’in (Barbaros Hayreddin Paşa) adamları tarafından seçilerek Cezâyir
levendleri arasına katıldı. Yiğitliğiyle ün saldığından kısa sürede reis oldu.
Turgut Reis, 1538 Preveze deniz
savaşında yedek donanmaya kumanda etti. Muhârebenin en şiddetti zamanında
yerinde yaptığı çevirme ile Andrea Doria’nın bütün ümidlerini kırarak, onu geri
çekilmeye mecbur etti. Zaferin kazanılmasından sonra geri çekilen düşmanı
tâkibde üstün gayret ve cesaret göstererek, pek çok gemiyi zaptetti (Bkz.
Preveze Zaferi).
1540’da Salih Reis ile beraber
Akdeniz’deki hıristıyan korsanlarına karşı açtıkları mücâdele günlerinde
Korsika’da gemisini yağlarken, âni bir baskın yapan Andrea Doria’nın oğlu
Giovanni tarafından esir edildi ve forsaya vuruldu. Üç yıla yakın eziyet ve
sıkıntı içinde kürek çekti. Daha sonra Ceneviz’e (Cenova) götürülüp hapsedildi.
Ancak, bir süre sonra Barbaros Hayreddîn Paşa’nın Ceneviz’i kuşatarak; “Turgut
Reis’i vermezseniz Ceneviz dâhil bütün köylerinizi yakar, taş üstünde taş
bırakmam” şeklinde tehdîd etmesi üzerine serbest bırakıldı. Barbaros Hayreddin
Paşa, dönüşte yedek gemisini Turgut Reis’e hediye etti.
Turgut Reis, kısa zamanda filosunu
büyüttü ve 25 gemisi ile İslâm memleketlerini yakıp yıkan Avrupa donanmaları ve
korsan filolarına karşı mücâdeleye girişti. 1548’de Napoli körfezi önlerinde bir
İspanyol filosunu batırdı. Bundan sonra Fas’ın Mehdiye limanında üstlendi. Fakat
büyük İspanyol donanmalarıyla yaptığı kanlı savaşlardan sonra Mehdiye’yi
bırakmak zorunda kaldı ve Cerbe adasına yerleşti. Akdeniz’de kazandığı
başarılarla nâmı İstanbul’a kadar ulaştı. Kânûnî Sultan Süleymân Han bu büyük
denizciyi Osmanlı Devleti hizmetine almak için İstanbul’a davet etti.
Filosundaki gözüpek, yiğit, kahraman silâh arkadaşlarından; Kılıç Ali, Gâzi
Mustafa, Hasan Reis, Deli Cafer, Kara Kâdı, Mehmed Reis, Sancaktar Reis gibi
kaptanlarla birlikte sekiz gemi ile İstanbul’a gelip Pâdişâh’a bağlılığını
arzetti. Kânûnî Sultan Süleymân Han, Turgut Reis’e iltifatlarda bulunup Karlıeli
sancakbeyliğini, diğerlerine de yetmişer-seksener akçe ulufe ile fener taşıma
hakkını verdi. Bir Osmanlı kaptanı olarak tekrar denize açılan Turgut Reis’i,
İspanyol donanması Cerbe adasında baskına uğrattıysa da, gemilerini bir dere
yatağından geçirerek denize açılıp İspanyol donanmasını perişan etti.
Bundan sonra Malta baskını, Manya
zaferi ve Selanik önündeki savaşlarda ünü iyice arttı. Kânûnî Sultan Süleymân
Han’ın, bir Kur’ân-ı kerîm ve kılıçla beraber gönderdiği fermanla, Trablusgarb’ı
fethetmesini emretmesi üzerine, şiddetli çarpışmalardan sonra, 15 Ağustos
1551’de burayı fethetti. 1552’de Andrea Doria’ya karşı Peştiye zaferini
kazandıktan sonra, 1553’de Korsika adasının merkezi Bastia’yı zaptetti ve adanın
yönetimini Osmanlı Devleti’nin müttefiki olan Fransızlara bıraktı. Bu başarıları
neticesinde Trablusgarb beylerbeyliğine getirildi ve bundan sonra kapdân-ı derya
Piyâle Paşa’nın yanında bir çok Akdeniz seferine katıldı. 1560’da Giovanni
Doria’nın Cerbe’ye saldırması sırasında, Osmanlı donanmasının zafere ulaşmasında
büyük yararlığı görüldü (Bkz. Cerbe Deniz Muhârebesi). 1565 Malta kuşatmasına
katıldı. Seksen yaşını aşmış olup, vatan ve din sevgisinden başka hiç bir şeyi
düşünmeyen Turgut Reis, 17 Haziran’da Elmo burcuna yapılan bir hücumda başından
aldığı bir yara sebebiyle beş gün baygın yattıktan sonra 23 Haziran’da şehîd
oldu.
Türk denizcileri arasında
kahramanlığı, devlete hizmeti ile ayrı bir yeri olan ve Barbaros Hayreddîn
Paşa’nın; “Turgut benden ileridir” diye övdüğü bu deryalar kurdunun naaşı,
Trablusgarb’da kendisinin yaptırdığı câminin yanındaki türbesine defnedildi.
Türbesi günümüzde de Libyalılar ve onu sevenlerin ziyâretgâhı halindedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder