19 Nisan 2012 Perşembe

Valide Sultan


Osmanlı Devleti’nde pâdişâh anneleri için kullanılan tâbir. Vâlide sultanların resmî ünvânı Mehd-i ulyâ idi. Rivayete göre vâlide sultan tâbiri ilk defa sultan üçüncü Murâd Han tarafından vâlidesine verilmiş ve sonra devamlı olarak kutlanılmıştır.
Harem-i hümâyûnun en yüksek makamı vâlide sultanlıktı. Vâlide sultan, protokolde pâdişâhdan sonra gelirdi. Devlet içindeki büyük nüfuzlarına rağmen, siyâsetle uğraşanları yok denecek kadar azdır. Bunun yanında, hemen hepsi hayır işleri ile meşgul olmuşlardır.

Pâdişâh tahta geçince, annesi hayatta ise, Eski Saray’dan Yeni Saray’a naklolunur ve saray kapısından içeri girince oğlu tarafından karşılanırdı. Bu merasime vâlide alayı denilmiştir. Tahta geçen pâdişâhın annesi vefât etmiş ise, vâlide sultanlık boş kalırdı.
Valide sultanın saraya gelişinin ertesi günü sadrâzama, o yoksa sadâret kaymakamına pâdişâh ve vâlide sultan tarafından birer hüküm gönderilir, vâlide sultanın geldiği bildirilirdi. Aynı zamanda sadrâzama, bir hil’at ile hançer hediye edilirdi. Sadrâzam, gönderilenleri Paşakapısı’nda karşılar, pâdişâhın hükmünü okur ve gönderilenleri törenle giyerdi.
Valide sultânın haremde geniş bir câriye kadrosu vardı. Haremi, haznedar usta vasıtasıyla idare ederdi. Bütün kadınlar, sultanlar, ustalar ve câriyeler kendisinden çekinirler, onu sayarlardı. Haremdeki bütün işler onun emriyle yapılırdı. Hiç kimse emirlerine karşı gelemezdi. Harem halkının gezintilere çıkması onun muvâfakatıyla olurdu.
Valide sultanlara darphâneden belli bir ödenek ve has derecesinde dirlik verilirdi. Vâlide sultanlara tahsis edilen gelirlere başmaklık da denilirdi. Has veya tahsisatlarından başka yiyecek, içecek ve yakacak tâyinleri de bulunan vâlide sultanlar, zaman zaman pâdişâhın ihsânlarına da mazhâr olurlardı.
Valide sultanların mâlî işlerini idare için bir kethüda (kahya) tâyin olunurdu. Bu zât, devlet ricalinden olup, itimâda lâyık görüldüğü için bu hizmete seçilirdi.
Osmanlı pâdişâhlarının zevceleri, kızları gibi anneleri de birçok hayır eserleri yaptırmışlardır. Yaptıkları eserlerle tanınan vâlide sultanların en meşhurları; Kânûnî’nin annesi Hafsa Sultan, üçüncü Murâd Han’ın annesi Safiye Sultan, dördüncü Mehmed Han’ın annesi Turhan Sultan, ikinci Mustafa Han ve üçüncü Ahmed Han’ın anneleri Gülnûş Sultan, üçüncü Selîm’in annesi Mihrişâh Sultan, ikinci Mahmûd Han’ın annesi Nakşidil Sultan, Abdülmecîd Han’ın annesi Bezm-i Âlem Vâlide Sultan, Abdülazîz Han’ın annesi Pertevniyâl Sultan’dır.
Valide sultanlar, oğullarına; “Nûr-ı dîdem, sürûr-ı sînem, ciğer köşem, şevketlü nurum, nûr-ı dîdem efendim, şevketlü, mehâbetlü, sermâye-i hayâtım, arslanım efendim, mehâbetlü ve yüzü âlemyan ve ciğerimden kıymetli gözüm efendim, şevketlü nûr-ı aynım, oğlum, arslanım, şevketlü hakîkatlü, sermâye-i ömrüm, nûr-ı dîdem efendim hazretleri” şeklinde; Perdevniyâl Vâlide Sultan ise, çoğunlukla sultan Abdülazîz Han’dan “arslanım” diye bahsederdi.
Valide sultanlardan bâzıları müstakil türbelerde medfûndur. Bu türbeleri; ya kendileri, ya oğulları veya pâdişâh olan efendileri yaptırmışlardır. Türbeleri olan vâlide sultanlar şunlardır: Yıldırım Bâyezîd Han’ın annesi Gülçiçek Hâtûn, Bursa’da Şemsibey mahallesindeki türbede; Fâtih’in annesi Hümâ Hâtûn, Bursa’da Hâtuniye türbesinde; İkinci Bâyezîd Han’ın annesi Mükrime Hâtûn, Fâtih Câmii avlusundaki türbesinde; Yavuz Sultan Selîm Han’ın annesi Gülbahar Hâtûn, Trabzon’da Hâtuniye’de; Kânûnî’nin annesi Hafsa Sultan, Selimiye’deki türbede; dördüncü Mehmed Han’ın annesi Turhan Vâlide Sultan, Yeni Câmii türbesinde; İkinci Mustafa ve üçüncü Ahmed Han’ın annesi Gülnûş Sultan, Üsküdar’daki türbesinde; üçüncü Osman Han’ın vâlidesi Şehsûvâr Sultan, Nûruosmâniye’deki türbesinde; üçüncü Selîm Han’ın annesi Mihrişâh Sultan, Eyyûb’deki türbesinde; ikinci Mahmûd Han’ın annesi Nakşidil Sultan, Fâtih’deki türbesinde; Abdülazîz Han’ın annesi Pertevniyâl Sultan, Aksaray’daki türbesinde; sultan İkinci Abdülhamîd Han’ın analığı Perestû Kadın, Eyyûb’deki türbesinde; Vahideddîn Han’ın analığı Gülûstu Kadın, Fâtih’deki türbesinde medfûndur.
Otuz altı Osmanlı pâdişâhından yirmi birinin annesi oğullarının pâdişâh olmasına yetişerek, vâlide sultan olmuştur. Bunlardan sâdece Mâhpeyker Vâlide Sultan şehîd edilmiş, diğerleri vefât etmişlerdir.
Gelirlerini hayır işlerine sarfeden vâlide sultanlardan bâzıları şunlardır:
Nûr Bânû Vâlide Sultan: İstanbul’un Anadolu ve Rumeli yakasında birçok eserleri vardır. Üsküdar Toptaşı’nda Atik Vâlide Câmii, imâreti, medresesi, dârüşşifâsı ve çifte hamamını yaptırdı.
Mâhpeyker Kösem Vâlide Sultan: Hüsn-ü cemâli, aklı ve zekâsı ve hayrat ve hasenatı ile meşhur sâlihâ ve afife bir vâlide sultan idi. Yeni Câmii’nin temelini attı. Üsküdar Çinili Câmii ve yanına mektep, çeşme, dârülhadîs, çifte hamam ve sebil ile Anadolu Kavağı’ndaki câmiyi yaptırdı. Çarşamba’daki Vâlide medresesi mescidinin de bânîsidir. Çakmakçılar yokuşunda büyük Vâlide Han’ı ile içindeki mescid de onun esiridir. Rumeli’de milyonlar değerinde vakıflar ve hayratı vardır.
Hadîce Turhan Sultan: Sâlihâ ve hayır sever bir hanımdı. Eminönü’nde Yeni Câmii’nin temelini Mâhpeyker Kösem Sultan atmıştı. Turhan Sultan tamamlatıp 1664 (H. 1074) yılında ibâdete açtı. Mektep, medrese, imârethane, kütüphâneler ve çeşmeler yaptırdı.
Mihrişâh Vâlide Sultan: Halıcıoğlu’nda Abdüsselâm Câmii mezarlığı önünde çeşmesi vardır.
Sâlihâ Sebkatî Vâlide Sultan: Tophane civarında Kâdirî dergâhının avlu kapısı bitişiğinde kesme taştan bir çeşmesi vardır. Galata Azapkapı’sında kıymetli bir sebil ile sağda ve solda birer çeşmesi bulunmaktadır.
Bezmi-i Âlem Vâlide Sultan: Târihe mâlolan ve senelerce hizmet veren pek çok hayır müessesesi yaptırdı. Yaptırdığı câmilerin en büyüğü sahil boyunda, Dolmabahçe Sarayı karşısındaki Vâlide Câmi-i şerifidir.
Bugün Kız Lisesi’nin bulunduğu yerde, sultan Mahmûd Han türbesinin arkasında mektep yaptırmıştır. Ayrıca Rami ve Maltepe yolunun tam ortasında bulunan çeşme de onun eseridir. Hayır eli çok uzaklara kadar ulaşan Vâlide Sultan, büyük velî Abdullah-ı Dehlevî’nin talebelerinden Muhammed Cân Mekkî için Mekke-i mükerremede bir dergâh yaptırmıştır.
Valide Sultan, şahsî servetini vakfederek, Gurebâ Hastahânesi’ni yaptırdı. 1843 yılında câmi ve çeşmesi ile birlikte hizmete açıldı.
Nakş-i Dil Vâlide Sultan: Üsküdar Alemdağı Sarıkadı köyünde ve Ayasofya arasındaki eski tevkifhane binasının deniz tarafı köşesinde çeşmeleri vardır.
Pertevniyâl Vâlide Sultan: İstanbul Aksaray’da bir câmi (Valide Câmii), kütüphâne, çeşme, mektep yaptırdı. Eyyûb Defterdâr iskelesi yakınında Yâ Vedûd Câmii sırasında ve Karagümrük pazarı arkasındaki çeşmelerin bânisidir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder